3.1.10

Madame Density's Some Stories Unnamed Vol.3

Tırnaklarımın morarmasına sebep olan rüzgar devam ederken, önümüzde ara sıra duran tırların dizlerime doğru esen mazot sıcaklığıyla avunuyordum. Yanımda psikolojik sıcaklık yaratan etken ise ellerini, ceplerinin sıcaklığıyla avutuyordu. Otobüsümün rötarlı geleceğini öğrendiğimde durağa erken varmış olmanın pişmanlığını yaşadım. İçimi de dışımı da bir anda soğutan pişmanlıkla boğuşurken, otobüsüm beklenmedik zamanda geliverdi.

“Bursa” diye bağıran muavin, kendisini umursamadan hareketine devam eden otobüsün yan kapısından sarkıyordu. Tam “Allah kaçırdık işte” telaşına kapılmışken durdu ve ben ‘son öpücüğü’ alamadan az önce muavinin sarktığı ’hareketli kapıdan’ içeri attım kendimi.

Yolculuk öncesi bir şey unutmuş olma psikolojisi yüzünden acele vedalar hep sinirimi bozmuştu. Hareketli otobüse ve kapıya eğretice yapışmış bana hayretle bakan gözleri gördüğümde -üzerlerinde havada kalan öpücük vardı- sinirim bir daha bozuldu. Tabi daha neler olabileceğini o an bilmiyordum.

İçerisi uzun yolun ter ve yemek kokusuyla kaplıydı. Basık hava, telaştan zaten daralmış nefesimi “girmiyorum lan artık ciğerine falan” restini çekme noktasına kadar getirdi. Ağzına kadar dolu otobüste, yerimin başka birine verilmiş olması korkusuyla ön sıralara baktım. Kendinden emin muavin yerimin olması gereken yerde, kendine göre ‘ayarlamalar’ yapıyordu.

Koltuklarda bir trajedi yaşandı o anda. Bir evli çift ayrıldı; yalnızlığın tadını çıkaran genç, yanına gelen evli adama mahkum oldu. Bense önümüzdeki üç saat için dul statüsüne geçmiş kadının yanına ‘ayarlandım’ kendinden emin muavin tarafından.

Muavin biletimi ikinci kez istediğinde, ‘daha neler olabileceğini’ anladım. Yanlış otobüse binmiştim. Nedense aynı saatte, aynı yere giden bir otobüse yanlışlıkla bindiğim için, herkes beni suçluyordu. Sorumluluk dalgası üzerimde kalmıştı. İki dakika içinde tüm otobüste hakkımda ‘geri zekalı mı mağdur kız mı’ değerlendirmeleri yapıldı. Kendinden emin muavin, benden sorumluluk dolu hatamın bedeli olarak ayrılmış evli çiftin bilet bedelini istedi. Bir anda bilinçli tüketici benliğimden, kazıklanan müşteri benliğime geçiş yapacaktım ki cüzdanımın dibine kadar boş ayrımları beni engelledi. Bilinçli tüketici olmak zorundaydım. Kafamda, adrenalinle çalışan ‘Bilinçli Tüketici vs Kendinden Emin Muavin’ lambaları yandı. Kavga düşüncesinden oldum olası hoşlanmıştım ama kavga anı geldiğindeki biyolojik tepkilerim de bir o kadar zamandır değişmemişti. Heyecandan ellerim terliyor, sesim titriyor, gözlerim yaşarıyordu. Kendinden emin muavine “Nolur abi gideyim azıcık yol zaten” diyerek ağlamaktan korkuyordum.

Ben bunları düşünürken tartışma noktalanmıştı. Ellerinde biletlerim, şoförle aramda birkaç mekik dokunduktan sonra olay sonuçlanmıştı. Ses seda çıkmadı daha. Yine de beni dağın başında ‘az sonra doğru otobüs gelecek’ vaadiyle salmalarından korkuyordum. Çantalarım derli toplu, oturdum oturduğum yerde. Biyolojik göstergelerim normale indiğinde, dul kalmasına neden olduğum kadından özür diledim. Farkında olmadan zaferle ayrıldığım kavganın diğer bileşeni muavinden yarım bardak su aldım. Muavin, sorumluluğu üzerime atamamış olmanın hırsıyla aldı çöpümü. Bardağın çatırtı sesleriyle, daha ‘neler olabileceğinin’ farkına varmak istemedim. Kafamı, az önce yerimde oturan evli adamın bıraktığı kepeklerin üzerine dayamadan uyumaya çalıştım.

Sonuçta daha ne olabilirdi ki…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder