3.12.15

Bolbolbalbolbal

Bu yıl balımızı alacaklar mı ana?

Bu yılbaşı kazaklı tosuncuğun bize karmaşık sinyaller verdiğini mi düşünüyoruz? Balı almazsak olacaklar hakkında bir tehdit mi? Yalnızca samimiyet mi kurmaya çalışıyor? O balı almazsanız, o reklamverenin o yıl için bal talebi düşerse, o domates yanaklı tosuncuğa ne olur? O bal kazanına düşmüş tontişin annesi o balı nereye satar, samimi reklamverenimize satamazsa?

Yıllık rapora bir kavanoz eklememenizin sonucunda tosuncuk bir şey kaybetmemeli. O her sene aynı heyecan ve şirinliğiyle bal reddetme enstitüsüne gitmeli ki övünerek anlatalım. Onlar almasa da olur, biri elbet bulunur.

Biz alerjik rinitimizden muzdarip, "İstanbul'un yükselen yüzündeki" evimizde, karışık kış çayımıza, süslü kavanozlu, organik pazar donanımlı balımızdan bir kaşık atarken bu tosuncuğun reklamını izlerken, paralel evrende yüz kilo bal on liraya satılacak, yüz kilo bal bakan olacak, satanı tutuklanacak.

Tabi biz bunları anlamadığımız için şanslı değiliz ballıyız değil mi? Boşverin.


1.12.15

Sarıkantarongil

Aniden güldü gece uyurken. Uyku bölenlerinden ama, hapşırık gibi attı. Gözlerini açmadan sordu ne olduğunu. Masal dinlemek istedi. Bir insanı hapşırır gibi güldüren, uyurken bile tutulamayan bu şey neydi? Liseden bişi aklıma geldi dedi. Anlatsana? Çok uzun şimdi boşver dedi, uykusunu bölmeye ikinci bir hapşırık yeterdi, istemedi. Serviste osurup çocuğun dedesine şikayet ettiğiniz hikaye mi? Değil başka. Ama ne güldürmüş, öksürük gibi değil hapşırık gibi, tam bir tatmin. 

Masalına kavuşamamış, uykusu bölünmüş her bünye senarist olabilir. Liseden komik bir anı güzel olabilir, dedi. Düşünmesi hafif, kafa yormayacak, uyku yanında akıp gidecek bir anı çıkarabilirdi. Şu çekmecelerden birinde olacaktı, geçen çorap ararken görmüştü.

Sonbaharın ilk kapalı havasını buldu, boğucu hava da orada, unutulmuş ödev gerginliğini zaten daha geçen hafta kullanmıştı. Pazartesi geç kalanlar listesindeki çalışkan çocuk suçluluğu, sınavın ikincisi olma hasedi, 84 alınan tarih yazılısı öfkesi, adeta sevgililik atakları, açılmamış zihin aşağılanmalarına kadar her şey belki yarın öbür gün gerekli olabilecek her şeyi kapatmıştı.

Anı silmek gibi kötü huylar bunu yapar. Anıları silmez, daha kötü olanların altına saklar. Öyle saklar ki, çekmeceleri açtığında gördüklerinden, altına bakasın gelmez. Karıştıkça çoğalır, sakladıklarını dürtmemek için kapatırsın. İyilerini de çürümeye mahkum edersin. "Ne dilediğine dikkat et", bunun gibi şeyler için işte. Kafama vursalar da unutsam derken arada yaşlılığını da düşünmek gerek.

Şimdi tanımadığı ama yüzlerce kez bulunduğu kurgunun içinde geçen haftanın hikayesine devam edecekti. Kaçan bir kardeş, terkedilmişlik, özgürlükle gelen yalnızlık endişesi, anksiyeteye düşüren adres soramama döngüleri, işe geç kalma, işte kalma, işte durma, işi eve atma, aslında başka hiç bir yerde olamama.

Anıların önemini göre göre onlara bu kadar saldırmak da haksızlıktı belki. O da başka bir bölüme artık.