29.1.16

Scully ve Uzaylı Genleri

Scully'nin kanında bir uzaylı DNAsı gibi hissediyoruz. Bir anlamımızın olması için senaryonun atlı karınca gibi dönmesi gerek. Aslında içten içe beklediğimiz cennetin Lost çıkması kadar da anlamsızız. 

Kendimizi nasıl ikna edebiliriz peki? Hadi oturup düşündük, varoluşumuzun nasıl bir anlamı olabileceğini bulmaya çalıştık çünkü, evet? Hazır değiliz. Bitiremeyiz. Gerekirse bilincimiz bir nükleer reaktöre dönüşebilir ama buradan bir amaç çıkmalı. Sarı bir şemsiyeden daha çok şey katabilmeliyiz bu yere.

Ya kattığımız yalnızca acı olursa? Her girdiğimiz ilişkiyi sıkıntıyla besliyorsak? Amacımız insanların, hayatlarının bir döneminde bu boku görüp geri kalanında daha mutlu olmalarını sağlamaksa, ne olursa olsun?

Anlam, kendimize katmamız gereken bir şey midir? İnsanlığa kattığımız, kötü bir deneyim bile olsa anlamlı mıyızdır? Yazın kulağımızda çınlayan sivrisinek sesi, sonbaharı daha güzel kılmaz mı? Sonbahar hafif yağmurları ve renkleriyle zaten güzel midir? 

Biraz ara vereyim,

28.1.16

27

Kabul ediyorsun. Şefkatine teslim olmanın bu kadar kolay olacağını bilemezdin. İyi olmak zorunda değildin. Hiç. İyi olanlar olacak, hep olmadı mı? Şimdi kabul ediyorsun. 

Ekşi bir yonca sapı kadar anlamlısın. Hayır, güzel bu. Can suyu sana gelecek, bilinç sahibi bir organizma olmanın gereği yok. O yorgunluklara değmeyecek. Her su kaynağına bayrak dikili olacak, senin değil.

Derin bir nefes ve bırak. Yokluktan yarattığın karakterler seni tanrı yapmadı. Onları da bırak. Nice sinir ucu iltihaplanmalarına neden olacak o senaryolar, evet, onları da. Beyin öz suyunu o yonca demetine dök şimdi. En çok orada işe yarar.

Şimdi konuşamıyorsun ya, kesin başka seçenekleri değerlendirmek üzere yola çıkılmıştır değil mi? Belki de tetiklediği için o da...

Sorumlu değildir! Aziz olsa yine çıkaracaktın. O sistırlar yok mu allah onların da belasını versin.