26.2.10

Madame Density's Some Stories Unnamed Vol.3

Aşk, bazen ağda gibidir. Alıştıra alıştıra bitiremezsin işini. Tek ve sert bir hamleyle, ağır ama kısa acılar çekerek olur ancak. Bir kez yapıştırdı mı, uzun süre bekletirsen, çıkmaz. Çıkarmak, onu yerinden koparmak için kimyasallar kullanmak zorunda kalırsın.

Ve ağda gibi aşk ta, yanında durursan, illaki bir yerine yapışır. Ayrılırken acı vermesi de kaçınılmazdır. Defalarca tekrarlanan yanlış ayrılıklar, kızarıklıklar bırakır eski yerlerinde. Ama gözlerde, ama dudaklarda... Kontrol edemediğin yaşlar dökülür gözlerinden, burnunun akıntısına eşlik etmeye.

Bittiğinde, teninde duyduğun sıcaklığı özlersin. Sanki bir örtüymüş gibi seni saran kucak, o eğreti ılımanlığın yokluğuna alışamazsın. Geri kalan temizlik, gözlerinle görüp inanamadığın rahatlık, tatmin edici olsa da; o örtü oradan hiç kalkmasın, o kucak hiç açılmasın istersin.

Seni ve tenini ve düşüncelerini ve hislerini öyle dımdızlak bırakan, artık ağda mı dersin aşk mı, kararsızdır da. Bir anda onlarca acılarla sökülüp gittiğinde, en fazla bir ay sonra tekrar geleceğini bilirsin ve ondan bir ay sonra ve ondan sonra ve sonra ve…

Sonu yoktur. Gözeneklerin ölüp, yeniliklere dur diyene kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder