Limon çekirdekleri kadar küçük hayallerimiz vardı. Ne var ki arızalı merceklerimizin atabileceği kadar derinlerine atmıştık beynimizin, hepsini. Hatalı odaklamalarımız, uzaklardan vazgeçmemize sebep olmuştu.
Ama o limon ekşiliğinde benzetmelerimizin tadını kıracak bir şişe tekilamız vardı en azından. Yok muydu? Yoktu. O bile yoktu. Sadece eski, ekşi anılarımız. Hatırladıkça ayıltan, düşünmek zorunda bırakan, ekşiliğine kapılıp ayrılamadığınız.
O küçük bardağın yanında yenmeyi bekleyen gençliğime baktım dün.
Ne de güzel gitmiştir tuzla!